Kanalizasyon; evlerimizde,
işyerlerimizde, hastanelerimizde, kamu binalarımızda kısaca suyun kullanıldığı
her yerde, kullanılmış olan atık suların arıtma tesislerine veya deşarj
noktalarına ulaştırılmasını sağlayan yer altı ve yer üstü sistemler bütünüdür.
Kanalizasyon
şebekeleri canlı mekanizmalardır. Kanalizasyon sistemlerini yönetebilmek hiç
kolay bir iş olmayıp, kanalizasyona özel ve yeterli bilgiler ile yine
kanalizasyon sistemine özgü veriler ışığında uzman kişiler tarafından
yapılmalıdır. Özellikle yaz aylarında veya kurak zamanlardan kaynaklı olarak
kanalizasyon hatları içerisinde tıkanmalar ve bloklaşmalara bağlı kesit
daralmamaları olur, sonrasında ise taşkınlar, sel felaketleri, yollarda
göllenmeler gibi istenmeyen durumlar ile karşılaşılması kaçınılmazdır. Bu tarz
kesit darlığı, tıkanmalar, hatların dolu çalışması veya oturmalar neticesinde
oluşan eğim terslikleri neticesinde, bu olayların yaşandığı bölgelerde
kanalizasyon kaynaklı Hidrojen Sülfür (H₂S)’ den oluşan koku ve hava kirliliği baş
gösterir. Ayrıca kanalizasyon şebekeleri içerisinde oluşan birde Metan (CH₄)
gazı vardır ve yanıcı özelliğinden dolayı çok tehlikelidir. Metan gazı %4 ile
%15 oranları arasında hava ile karıştığı anlarda patlama ve yanma riski çok çok
yüksektir.
Kanalizasyon
sistemleri; şehirleri insan vücuduna benzetirsek kalbi besleyen ana damarlardan
biridir diye nitelendirebiliriz. Alt yapı maliyetleri oldukça yüksektir.
Avrupa’ da kanalizasyon sistemlerinin rehabilitasyonu için yıllık ortalama 5
milyar Euro kaynak kullanılmaktadır. Konya şehrimizde ise sadece Merkez
ilçelerde (Selçuklu, Karatay ve Meram) tamir, bakım, onarım ve şebeke
temizlikleri için ise yıllık ortalama 15 ile 20 milyon TL arasında bir bütçe harcanmaktadır.
Daha bilinçli bir
toplum olarak Konya’mızda taşkınlarımız ve tıkanıklıklar Avrupa veya ülkemiz ortalamalarının
altında da olsa yine de şebekelerimizde aksaklıklar yaşanmaktadır. Bu aksaklık
ve tıkanmaların sebeplerinin en başında özellikle kızartma yağları, evsel
atıklar, suda çözünmeyen atıklar (ıslak mendil, bebek ve yetişkin bezleri vs…) neden
olmaktadır. İkincil olarak ise ön arıtmasız endüstriyel tesislerin atıkları,
kaçak tesislerin bağlantıları gibi konular gelmektedir. Birde şehrimizin
coğrafi şekli itibari ile ova konumunda olması bazı bölgelerimizde derinlik ve
eğim konularında bizleri zor imalatlar ve zor işletme şartları ile karşı
karşıya bırakmaktadır.
Şimdi tıkanma ve
bloklaşmalara neden olan ana 2 sebebe biraz daha yakından bakalım.
1) Ağaç
Kökleri: Ağaç kökleri, kış aylarında toprakta özellikle sıcak ve
nemli ortamlara (kanalizasyon genelde sıcak olur) ulaşıp büyümek ister. Ağaç
kökleri, bir insan saçı büyüklüğünden daha az bir açıklıktan bir kanalizasyon
borusuna girebilir. Boruya girdiğinde, ortamda köklerin gelişmesi için gereken
her türlü gıda vardır. Bu kökler büyüdükçe, borunun içini sararak tıkar,
çökelen katı maddeleri ve yağları toplayıp boyutları genellikle fark edilmeden
büyür. Ağaç kökleri, kanalizasyon akışını bozar, hidrolik kapasitesini düşürür
ve belli büyüklüğe ulaştığında, kanalizasyon sisteminin tıkanmasına ve
taşkınlara, geri tepmelere yol açarlar.