Hayat
dört elementten oluşur: Hava, su, toprak ve ateş... Bunlardan birisi olmazsa
hayat olmaz. İnsanların karakterlerini de bu elementlerden en baskın olanı
ortaya çıkarır. İnsanların oluşturduğu medeniyetlerde de 4 ana elementin
niteliklerini görmek mümkündür. Biz Müslümanların medeniyeti de su medeniyetidir.
Yani yumuşaklık, zarafet, sevgi ve saygı ile kendisini hissettirir.
Son
yıllarda, teknolojik olaylar, alışılmışın dışında bambaşka sektörlere, bambaşka
konulara yol açmakta… Yer altı sularındaki çekilmeler, sıcaklıkların her yıl
artması, mevsim değişiklikleri, ekolojik dengenin bozulması ile beraber yeni ilgi
alanları doğdu.
Peki
nedir bu ilgi alanları?
Su,
çevre ve iklim…
Dünya
var olur, Rabbim ömür verirse çok fazla duyacağımız konular.
‘’Her
şey aslına rücu eder’’ bu söz burada dursun
Daha
önceki yazılarımda bahsettiğim gibi üniversite, kamu ve özel sektörde
bulunanların bu konulara ilgisinin artması gerektiğini şiddetle savunmuştum.
Güzel şeyler oluyor, olacak da. Ancak gördüğüm kadarıyla bu konularda teoride
çok iyi olanlar, sahayı bilmiyor, sahayı (pratiği) iyi bilenlerde teori de
eksik kalıyor.
Peki
ne yapacağız?
Teknoparklar,
start-up şirketler, üniversite lisans, yüksek lisans, doktora tezleri gibi
gibi.. Bu harmanlamanın muazzam olacağı kanaatindeyim.
Bahsetmiş
olduğum konularla ilgili birçok kötü senaryo var, bunlar gerçekleşirse çok mu
kötü şeyler olur? Evet bence de çok kötü şeyler olur. Ama kötü senaryoları bir
kenara bırakarak neler yapmamız gerektiğini (doğru yöntemle) bir an önce mütalaa
etmemiz gerekiyor.
“Fırtınalara
yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.”